include "$_SERVER[DOCUMENT_ROOT]/header.php"; include "$_SERVER[DOCUMENT_ROOT]/yazi_header.php"; ?>
KAPIDAĞININ öte yüzü(Analiz Ocak 2001)
Tarihte oynağı rol ile eşsiz
bir define özelliğine sahip Kapıdağı, Zeytinli Adası,Tavşan Adası, Palata
Çeşmesi,
Çifte oluk ve Apostol’u, Muhla Kalesi,Kirazlı Manastırı, muhteşem Hadrianus Tapınağı,Amfiteatrı, Kyzikos Tiyatrosu ve daha sayısız tarihsel ve kültürel zenginliği ile uygarlıklara beşik olmuş bir yarımada..
Marmara Denizi’ne bir mantar
gibi uzanan Kapıdağ Bandırma ve
Erdek Körfezi’ne bakan bir yarımada..
Bütün Marmara Bölgesi ile
birlikte Kapıdağı’nın dördüncü zaman içinde Ege’de vukua gelen Marinelli’nin
prehistorik alçalması ile ilgisi bulunduğu mümkün görülmekte ve bu suretle,çöken
bölgeye çekilen suların Kapıdağı’nın kıyı taraçalarını meydanda bırakmış
olabileceği belirtilmektedir.
Kubbeyi andıran bir görünüşü
olan kapıdağ yarımadasının kuzey ve batı yamaçları oldukça diktir.Bilhassa kuzey
kıyaları çok girintili ve çıkıntılıdır.Üzerinde Kurtkaya,Ademkaya,Klopsi ve
Çavli adları ile anılan ve yükseklikleri 600-900 metre arasında değişen muhtelif
tepeler vardır.
Marmara
Bölgesi’nde,Akdeniz,Karadeniz ve İç Anadolu iklim tipleri birlikte veya tek tek
de görülebilmekte.Oysa ki,Kapıdağı’nda Akdeniz ve Karadeniz iklim tipleri
karmaşık bir görüntü sergilemekte.Yazları genelde yağmursuz kışları ılık geçer.Yağışlar
Sonbahar ve kış aylarında yoğundur.
Genel olarak ormanlık bir alana
sahip olan Kapıdağı’nda,meşe türleri,akçe ağaç,diş budak,titrek kavak,ak
kavak,karaağaç,kızıl ağaç,sögüt,çınar,erguvan,kızık çam,defne ve diğer
türler ile özellikle Kapıdağı
eteklerinde zeytinlik,orta kesimler makilik ,tepeler ve dağlık kesim tamamen
ormanlıktır.
l Tarihe beşiklik
yapmış!
Anadolu tarihinde önemli bir
konuma sahip olan Kapıdağı,tarihsel buluntular anlamında da büyük bir mirasa
sahiptir.
Kapıdağ’nın tarihini Kyzikos
şehri ile izah etmek mümkündür.M.Ö.VIII yüzyıldan itibaren Miletos’lular tarafından
kuşatılır.O devirde,Kapıdağ yarımadası,Anadolu kıyılarına yakın bir ada idi.Ada
ile kıyı arasındaki boğaz zamanla
dolup,Kapıdağı yarımadası olunca Kyzikos eski önemini
kaybetmiştir.
Peleponez savaşları sırasında
Alkıbides M.Ö.410 yılında Pers filosunu burada yener. M.Ö.III.yüzyıldan
I.yüzyıla kadar barış içinde ve altın devreni yaşayan Kyzikos M.Ö.74
yılında Pontus Roma savaşı
sırasında Pontu kralı Mithrides tarafından kuşatıldı. M.S.279’da
Kyzikos,Hellesport eyaletinin merkezi olurken,bir çok bilim adamı
yetiştirdi.M.S.924’de,İstanbul Bizans imparatorluğunun merkezi olunca Kyzikos
önemini kaybetmeye başlarken,543 ve bilhassa 1063 yılında şehir deprem ile harap
olurken,Kyzikos ve bölgedeki halk Erdek,yani tarihteki adı ile
Paremo,Artaki,Artak’a göçtü..
XIII.yüzyılda Selçuk ve Karasi
Beyliği egemenliğine geçen Erdek,1366 yılında Osmanlılar tarafından
zaptedildi.
1918’de Yunan işgaline uğrayan
Erdek,18 Eylül 1922’de işgalden kurtarıldı.
Tarihte oynağı rol ile eşsiz
bir define özelliğine sahip Kapıdağı,Zeytinli Adası,Tavşan Adası,Palata
Çeşmesi,Çifte oluk ve Apostol’u,Muhla Kalesi,Kirazlı Manastırı,muhteşem
Hadrianus Tapınağı,Amfiteatrı, Kyzikos Tiyatrosu ve daha sayısız tarihsel ve
kültürel zenginliği ile uygarlıklara beşik olmuş bir yarımada..
l Kapıdağ’nın incisi
Erdek
30 .630 hektarlık alana sahip Kapıdağı
yarımadasında en önemli yerleşim yeri Erdek.Yaz aylarında nüfusu 100 bine
yaklaşan Erdek’in en önemli geçim kaynağı turizm ve zeytincilik.Marmara
Denizi’ndeki kirlenme nedeniyle balıkçılık geçmişdeki önemini yitirirken,1950’li
yıllarda Türkiye’nin ilk turizm beldesi olma ünvanına sahip Erdek,turizmde de
beklentilerin dışında olmanın sıkıntılarını yaşıyor.
1603 yılında Galata kazasına
bağlanan Erdek,1831 ‘de merkezi Bursa Hüdavendigar sancağına katılmış,1843’de
Marmara kazasına bağlanırken aynı yıl içinde idari değişiklikle Erdek Sancak
kaymakamlığı’na yükselmiş,1846 yılında Erdek Hüdavendigar livaları arasında yer
alırken,1873 yılında Erdek kazasına 8 merbut müdürlük (Bandırma,Gönen,Manyas,
Paşalimanı,kapıdağ,marmara,Emirali-İralı,Erdek) bağlanmıştır.1877 yılında
Bandırma kazası ile arasında rekabet yaşayan Erdek,1877’de Bandırma’nın kaza
olması ile müdürlükleri Bandırma
ile paylaşırken, 1926 yılında Bandırma’ya bağlanmıştır.
Erdek’e bağlı Ocaklar ve Karşıyaka beldeleri yanı sıra
20 köy vardır.
İlçeye bağlı 20 köyden 5’i
paşalimanı adısında,4’ü iç kesimde,11’i sahil kesiminde yer alırken,sahil
köyleri geçimlerini balıkçılık,zeytincilik ve turizmden
sağlamakta.
12 km.sahil uzunluğu ile
Marmara Denizinde en uzun sahil şeridine sahip olan Erdek,110 konaklama
tesisinde 3500 oda ve yaklaşık 11 bin yatak kapasitesine sahip
bulunmakta.
l Yarımadanın konumu önemini
anlaşılır kılıyor
Marmara Denizi’ne bir mantar
gibi uzanan Kapıdağ’da ulaşım deniz
ve karayolu ile sağlanmakta.
Karayolundan Bandırma üzerinden
Balıkesir ve Bursa,Edincik üzerinden Çanakkale’ye;denizyolundan ise Tekirdağ ve
Marmara ilçesine bağlı olan Erdek’te,Kapıdağ’da haricen kıyılardaki yerleşim
yerlerinden Marmara’ya kıyısı olan tüm yerleşim yerlerine ulaşım
yapılabilmekte.
30.630 haktarlık alana sahip
Kapıdağ’da Erdek İlçe Emniyet Müdürlüğü
yanı sıra genel ve ağırlıklı olarak Jandarma tarafından
sağlanıyor.
Erdek,Ocaklar ve Karşıyaka’da
konuşlanmış Jandarma tarafından sağlanan güvenlik,tüm yarımadaya
yayılıyor.
Denizde ise güvenlik,Erdek
Donanma Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından iki sahil güvenlik botu tarafından
sağlanıyor.
Kapıdağ yarımadası
çevresinde,Erdek Körfezi yönünde Marmara Adası,Avşa Adası,Paşalimanı Adası
yanısıra,Koyunadası,Mamalı Adası,Tavşan Adası,Ekinlik Adası,Eşek Adası,Hayırsız
Ada ile Bandırma Körfezi yönünde Fener Adası,Tavşan Ada,Halil Adası yer
alıyor.
Adalarda da güvenliği Jandarma
sağlarken,ilçe konu mundaki Marmara Adası ile beldeleri Saraylar,Avşa yanı sıra
diğer irili ufaklı adalar Marmara Denizi ile denizyolu ulaşımına açık
bulunuyor.
l‘Davetsiz misafirler’in ne
turizm ne de tarihi zenginlik umurunda..
Turizm sezonunun Erdek ve genel
olarak Kapıdağ’da bir,bir buçuk aylık süre ile sınırlı olması Kapıdağ’ına
olan ‘ilginin’ turizm ile ilgisinin
olmadığını ortaya koyuyor..
Her ne kadar ,AGRİGENTO gibi
lüks otellerin Erdek’te hizmete girmesi ve
Turizm Bakanlığı’nın kumarhaneleri denetim altına alması ve
sınırlandırması ile birlikte belli gayri meşru güç odaklarının arayışlarına
Erdek konu olsa da,bunun uzun süreli olmadığı biliniyor..
Kapıdağ’daki tarihi ve kültürel
zenginliklerin yıllardan bu yana bölge insanı tarafından cahillik ürünü olarak
yok edilmesi sonrası yine bölge insanı kullanılarak yağmalanmış olması da,son
yıllarda Kapıdağ’a olan ilginin
odağına tarihi ve kültürel buluntuların konmasını
engelliyor..
Bu ilginin odağına neyin
konması gerektiğini bugüne kadar somut olarak ortaya koyabilmiş tek kişi
var:ANAP eski milletvekili Dr.Hüsnü Sıvalıoğlu!..
3 Kasım 1996 yılında
gerçekleşen Susurluk kazası ve bölgemizdeki izdüşümü sonrasında Sıvalıoğlu,26
Aralık 1996 tarihinde yaptığı açıklamada,”Ülke, Susurluk öncesi ve sonrası diye
ikiye ayrılmıştır. Kirlenmiş siyaset nedeniyle vatandaşın siyasetçilere güven ve
itimadı kalmamıştır.Özellikle,son bir kaç yıldır Bandırma-Erdek ve Edremit
bölgesinde bazı kişilerin enteresan ilişkiler içersinde olduğu bir
gerçek”sözleri ile dikkat çektiği ‘üçgen’ne yazık ki,bugüne kadar yeterince
kamuoyunda sorgulanmamıştır.
Burada,Sıvalıoğlu’nun
belirlemesindeki Erdek yerine Kapıdağ’ının konması gerekmekte.Çünkü,gayri meşru
ilişkiler yumağında Erdek ciddi anlamda fazla öne çıkmazken,özellikle Kapıdağ,bu
üçgende ‘kilit’bir role sahiptir.
‘Davetsiz misafirler’in
Kapıdağ’a ve bölgeye olan ilgileri turizmle,tarihi ve kültürel
zenginliklerimizle,Erdek’in hurma gibi zeytini ile ya da dağcılık ile avcılıkla
ilgili değilse,gerçek nedeni ne?
İşte bu sorunun yanıtı
aranmalıdır..
l Özel Eğitim Alanları
mı,uyuşturucu ve silah kaçakçılığı mı yoksa son günlerin temel vukuatı mazot
kaçakçılığı mı?
Yarımadanın Marmara Denizi’ne
hakim bir coğrafik yapı
sergilemesi,Kapıdağ’da konuşlanacak gayri meşru bir odağın ya da
odakların,Karadeniz’den İstanbul Boğazı aracılığıyla Marmara’ya ve Çanakkale Boğazı’ndan Ege ve Akdeniz’e
deniz trafiği akışının denetlenmesini beraberinde getirdiği gibi aynı şekilde Çanakkale’den giriş yapan gemi
trafiğinin Karadeniz’e açılımını da kontrol altında
tutabilmektedir.
Kapıdağ’daki bir
konuşlanma,Marmara Denizi’nin bir bütün olarak gözetim altında tutulmasını
beraberinde getirdiği gibi Marmara
kıyılarına uzanan bir kontrolü de
sağlamaktadır.
Keza,Kapıdağ ile İstanbul
arasındaki uzaklığın 1-1.5 saat ile sınırlı olması,son yıllarda ‘suç
örgütlerinin’ cirit attığı İstanbul’dan Kapıdağ’ın Anadolu’ya açılan ‘güvenli
bir kapı’olmasını beraberinde getirdiğine dikkat çekiliyor.
Dikkat çekilen bir diğer husus
ise,’İstanbul-Adapazarı-Sapanca üçgeni’nin
deşifre olması ve Devletin bu alanda kurduğu etkinlik nedeniyle, ‘kaymanın’,
‘Kapıdağ-Bandırma-Körfez’olarak biçimlenmiş olduğu da
belirtilmektedir..
Kapıdağ’ı cazip kılan tüm bu
coğrafik unsurlara ilaveten en önemli unsurların başında,yarımadadaki güvenlik
sorunu gelmektedir..
Yarımada bütününde jandarmanın
güvenliği ve kontrolü sağlamakta sayısal ve donanım anlamında yetersiz
kalması;jandarma gücünün ilçe ve beldelerin,köylerin nüfusu gözetilerek tayin
edilerek,özellikle ilkbahar ve yazları,bölgedeki nüfusun yaklaşık on kat artmış
olmasının dikkate alınmamış olması,güvenlik açısından Kapıdağ’ı Marmara
Bölgesi’nde ‘yumuşak karın’olarak anılmasını beraberinde
getirmektedir.
Aynı sorun denizdeki güvenliğin
ve denetimin sağlanmasında da yaşanmakta,Erdek Sahil Güvenlik
Komutanlığı,danizlerdeki güvenlik ve denetimi personel yetersizliği ve teknik
donanım,araç yetersizliği nedeniyle tam olarak sağlayamamaktadır.
l Çatlı Erdek’e ‘tatile’ mi
geldi?
l ANALİZ,bir iddiayı gündeme
getiriyor:
l Çatlı’yı Teneş mi ‘konuk
etti?
3 kasım 1996’da yaşanan
Susurluk kazasından yaklaşık iki ay önce cinayet sanığı olarak aranan Abdullah
Çatlı’nın imam nikahlı eşi Gonca Uz
ile,’kumarhaneler kralı’ Ömer Lütfü Topal’ın Luc Can Dauklas isimli yatı ile Erdek’te
gözaltına alındığı biliniyor.
Mehmet Özbay sahte kimliğiyle
Çatlı,gözaltı olayı sonrası gerçekleşen telefon trafiği sonucunda telaş içinde
serbest bırakılıyor.
Sonrası,bugüne kadar
bilinmiyordu.. ANALİZ, sonrası ile ilgili sürecinde aydınlanması yönünde ilk
adımı atıyor..
Mehmet Özbay sahte kimlikli
Çatlı ve Uz’un,Erdek Emniyet Müdürlüğü’nden Etibank eski Müessese Müdürü Şükrü
Teneş tarafından alındığı ve ‘konuk
‘edildiği belirtiliyor..Halen,TÜGSAŞ A.Ş.’nin Genel Müdürlüğünü yapan
Teneş’in Çatlı ve Uz’u,Edincik
altındaki Petrol Ofisi Tesislerinin bulunduğu alandaki ETİBANK misafirhanesinde konuk etmesi ile ilgili
iddialara yanıt vermesi bekleniyor.
Teneş ve Çatlı’nın ya da bir diğer ifade ile
Susurlukçular ile Etibankçılar’ın ilişki örgüsü üzerine ise gündeme getirilen
iddialar çarpıcı olmanın ötesinde yönler taşıyor..
Erdek,sakin bir sahil ve tatil
kasabası kimliğinden bir anda sıyrılırken,iddialar ve yanıtsız sorular ortada
kalıyor..
Öyle ki,’kumarhaneler kralı’
Ömer Lütfü Topal’ın öldürülmesinde rol oynadığı iddia edilen ve yargılanan bir
özel timci,Topal’ın öldürüldüğü tarihlerde Erdek’te bir pansiyonda
kalarak,Erdek’te tatilini geçirdiğini ifade olarak veriyor..
Bitmiyor !..
Susurluk kazasından yaklaşık üç yıl sonra,Susurluk davası
sanıklarından özel timci Ayhan Çarkın, Erdek’ te ilçe emniyet müdürlüğü
ekiplerince gözaltına alınıyor..
Çarkın ve yanındakilerin,
Erdek’te bir ‘ihale’ fırsat bilinerek, Emniyek eski Genel Müdürü ve Balıkesir
Valisi Alaaddin Yüksel’in emri ile gözaltına alındıkları ve gerçek amacın,
Susurluk-çuların Kapıdağ trafiğini kesmek olduğu iddia ediliyor..
Bir diğer iddia ise,iki emniyet
eski genel müdürü Mehmet Ağar ile Alaaddin Yüksel’in ‘hesaplaşmaları’olarak kayda
düşüyor.
Çarkın’ın gözaltına
alınmasından bir kaç gün sonra yine bir özel timci İbrahim Şahin, Bursa
çevresinde trafik kazası geçiriyor..
İddiaları iddialar takip ediyor..
l Tercüman ‘Nataşalar’..
Kapıdağ ‘da yaşanan trafiğin ‘Susurlukçular’la
sınırlı kaldığını sanmak büyük yanılgı olur..
Kapıdağ’ının öte yüzünde,son yıllarda kaçak mazot
trafiği dikkat çekiyor..
Karadeniz’den
İstanbul Boğazından Marmara’yşa giriş yapan Rus gemileri,depolarını
doldurdukları mazotu Marmara’da kendilerini bekleyen tankerlere
boşaltıyorlar..
Rusça bilen tercümanların o da olmazsa ‘Nataşa’ların
kullanıldığı kaçak mazot trafiğinde,rus gemilerinde ‘kaptan’ ya da ‘çarkçı’larla
telsizle kurulan bağlantılarla ortalama litresi 90 bin liraya alınan tonlarca
mazot,ki yoldan elden çıkartılıyor..
Birincisi,organizasyon kapsamında Rus gemilerinden
alınan mazot,yönlendirmelerle,alıcı durumundaki büyük balıkçı motorlarına
satılıyor..
İkincisi,yine organizasyon kapsamında ve
yönlendirmelerle,mazot,Kapıdağ da uygun noktalardan kıyıda hazır bekleyen
tankerlere yüklenerek,belli istas yonlara
doğru yola çıkıyor..
Milyonlarca doların havada uçuştuğu kaçak mazot trafiğinde arada tek tük
yakalanan tankerlerin dışında olayın önü alınamıyor..
‘İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Hizmet Aracı’
ibareli özel araçların cirit attığı Kapıdağ’da oynanan oyun,açılışlar ve törenlerle
süsleniyor..
l Devlet istim üzerinde..
Kapıdağ’a yönelik son yıllarda artan ‘ilgi’ ve ‘trafik’ Devletin de ilgi ve trafiğinin
Kapıdağ üzerinde odaklaşmasını beraberinde getirmiş
durumda..
Kapıdağlı balıkçının,zeytincinin,esnafın,muhtarların
bile kahve sohbetlerine konu olan gelişmelerin izinin sürülerek,bölgede
denetimin ve güvenliğin sağlanması zor olmasa gerek..
Ancak,romorkörlerin kıyıya çekilip,parça parça
tırlara,kamyonlara yüklendiği,mafya tipli şahsiyetlerin,son model mersedeslerin
ve onlarca milyar liralık jiplerin cirit attığı Kapıdağ da,geçmiş yıllarda Devletin
içine sürüklendiği acz gözönüne getirildiğinde,Devleti,kişisel çıkar ve
menfaatleri için rant hesapları içinde güçsüz ve zayıf göstermek isteyenlerin
çabasının süreklilik kazanamayacağı bilinmeli..
Çünkü,Kapıdağ’nın öte yüzü gözden ırak değil..Hiçbir
şey karanlıkta kalmamalı ve kalmayacak ise gün ışığı kaçınılmaz
demektir..